Rahman ve Rahîm Allah’ın adıyla
Bu duayı taşıyan ve okuyanlarla beraber azgın, cebbar, inatçı şeytanların ve güçlü cinlerin, ön ayaklarını yayarak oturan pençelilerin, karaları ya da denizleri, tepeleri veya ormanların içlerini mesken edinmiş kadın-erkek sihirbazların, yataklara ve beşiklere düşkün olan zararlı mahlûkatın, ahdini bozan insanların, cesetlere taarruz edenlerin, kulak ve göz hırsızlığı yapanların ve Allah’ın Nâm-ı Celîli zikredildiğinde (gayzlarından) ateşin içine atılan demir ve kurşunun erimesi gibi eriyenlerin şerrinden, “Yüksek semaları ve yeri yaratan, Arş’a istiva buyuran, göklerde, yerde, ikisi arasında ve yerin altında ne varsa hepsinin yegâne sahibi, açığı da gizliyi de, gizlinin gizlisini de bilen, Kendisinden başka bir ilah asla söz konusu olmayan ve güzellerden güzel isimler Zâtına ait olan” Allah’a sığınıyorum.
Bu duayı taşıyan ve okuyanlarla beraber, Hazreti Dâvud’a dağları, Hazreti Süleyman’a rüzgâr, cin ve insanları musahhar kılan Hannân ve Mennân Rabbim’e sığınıyorum. “Mektup Süleyman’dandır (aleyhisselâm) ve ‘Rahman, Rahîm Allah’ın adıyla’ diye başlayıp, ‘Bana karşı kibirlenmeyin, itaat ve teslimiyet göstererek yanıma gelin.’ diye devam etmektedir.” “Allah, ‘Ben ve elçilerim elbette galip geliriz.’ diye hükmetmiştir. Şüphesiz ki Allah çok kuvvetlidir, mutlak galiptir.” “Allah’a dayanıp güvenene Allah kâfidir. Allah buyruğunu elbette yerine getirir. Gerçekten Allah her şey için bir ölçü, her iş için bir vâde belirlemiştir.” “Allah, ilmi ve kudretiyle onları arkalarından kuşatır. Hayır, hayır! Kur’ân onların iddia ettikleri beşer sözü değildir. O, Levh-i Mahfuz’da olan pek şerefli bir kitaptır.”
Ben de Allah’a tevekkül ettim ve sırtımı O’nun kudretine dayadım.
“Ey kavmimiz! Allah yoluna davet eden bu elçinin çağrısını kabul ve ona iman edin ki, Allah da sizin günahlarınızı affetsin ve gayet acı bir azaptan sizi kurtarsın.” “Yerin üstünde olan herkes fânidir. Ancak senin azamet ve kerem sahibi Rabbinin Zâtı bâkî kalır.” “Zekeriyya’yı da (aleyhisselâm) an. Hani o: ‘Ya Rabbî, beni evlatsız, tek başıma bırakma ki (lutfedeceğin evladım) bana vâris olsun. Bununla beraber iyi biliyorum ki, herkes fânidir, herkesten sonra bâkî kalan, bütün vârislerin en iyisi olan Sensin Sen!’ diye dua ediyordu. Onun da duasını kabul buyurduk. Ona Yahya’yı armağan ettik. Bunun için de eşini çocuk doğurmaya elverişli hâle getirdik. Doğrusu onlar hayırlı işlere koşuşur, iyilikte yarışır, hem ümit, hem endişe içinde Bize yakarırlardı. Gerçekten Bize derin bir saygı gösterirlerdi.”
Azamet sahibi Allah’a iman ettim. Yarattıklarının şerrinden bin “Lâ havle velâ kuvvete illa billahilazîm” ile Allah’ın sapasağlam dinine ve tastamam kelimelerine sığındım.
Allahım! Efendimiz Hazreti Muhammed’e, tertemiz ehl-i beytine, yakınlarına, ashâb-ı kirâmına kıyamete kadar çokça salât ve selâm eyle ve onların yüzü suyu hürmetine bizim dualarımızı kabul buyur!