Seyyid Alî ibn Şihâb el Hemedânî (k.s.) Hazretlerinin Evrâd-ı Fethiyyesi
Rahman ve Rahîm Allah’ın adıyla
“Estağfirullahelazîm/Yüce Allahım’dan beni yarlığamasını diliyorum. (3 defa)” O ki, O’ndan başka bir ilah yoktur. Hayy ve Kay yum’dur, hayatı Kendindendir ve varlığı ayakta tutan O’dur. İçten nedametle O’na tevbe ediyor ve kabul buyurmasını diliyorum.
Allahım! Selam Sensin, bütün kusurlardan sâlimsin ve herkes için selâmet kaynağısın. Her selâm Sana râcidir. Bizi de selâmla karşıla Allahım ve fazl u kereminle Senin mutlak selâmet yurdun olan Cennet’i ne al. Ey celâl ve ikram sahibi! Bereket Senin şiarın, ululuk da şanındır.
Allahım! İhsan ettiğin nimetlerine mukabil Sana hamd ediyorum. Yine o hamdin nimetlerini artıracağı ümidini taşıyorum. Bilebildiğim ve bilemediğim her hamd ile Sana hamd ediyorum. Bildiğim, bilmediğim bütün nimetlerine hamd ediyorum. Küfür ve dalâlet hariç her hâlden dolayı Sana hamd olsun Allahım!
Allah’ın rahmetinden kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. Rahman ve Rahîm Allah’ın adıyla. “Allah o ilahtır ki, Kendisinden başka ilah yoktur. Hayy’dır, Kayyûm’dur. Kendisini ne bir uyuklama, ne de uyku tutar. Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur. İzni olmadan huzurunda şefaat etmek kimin haddine? Yarattığı mahlûkların önünde, ardında ne var, hepsini bilir. Mahlûklar ise O’nun dilediğinden başka, ilminden hiçbir şey kavrayamazlar. O’nun kürsüsü gökleri ve yeri kaplamıştır. Gökleri ve yeri koruyup gözetmek O’na ağır gelmez; O öyle ulu, öyle büyüktür.”
“Sübhanallah. (33 defa)” “Elhamdülillah. (33 defa)” “Allahuekber. (33 defa)”
Allah’tan başka bir ilah yoktur. Yalnız O vardır. O’nun hiçbir ortağı yoktur. Mülk bütünüyle O’nundur; hamd de O’nadır. O her şeye kâdirdir.
Melik ü Cebbâr Allah’tan başka bir ilah yoktur. Vâhid ü Kahhâr Allah’tan başka bir ilah yoktur. Azîz ü Ğaffâr Allah’tan başka bir ilah yoktur. Kerîm ü Settâr Allah’tan başka bir ilah yoktur. Kebîr u Müteâl Allah’tan başka bir ilah yoktur. Geceyi ve gündüzü yaratan Allah’tan başka bir ilah yoktur. Her yerde yegâne gerçek ma’bûd olan Allah’tan başka bir ilah yoktur. Her varlığın kendi lisanıyla zikrettiği Allah’tan başka bir ilah yoktur. Nihayetsiz ihsanlarıyla ma’ruf Allah’tan başka bir ilah yoktur. Her an ayrı bir şe’nde olan Allah’tan başka bir ilah yoktur.
Allah’tan başka bir ilah yoktur ve iman yalnız O’nadır. Allah’tan başka bir ilah yoktur ve emn ü emân O’ndandır. Allah’tan başka bir ilah yoktur ve emanetler yalnız O’nun nezdinde güvende olur ve gerçek değerini bulur, kâr içinde kâra kavuşur. Allah’tan başka bir ilah yoktur ve gerçek havl ü kuvvet sadece O’na mahsustur. Allah’tan başka bir ilah yoktur; biz de yalnız O’na kulluk yaparız. Allah’tan başka bir ilah yoktur; bütün hakikatlerin verasındaki Hakikatü’l Hakâik sadece O’dur. Allah’tan başka bir ilah yoktur; sıdk ile iman edilecek en yüce gerçek budur. Allah’tan başka bir ilah yoktur; kulluk ve kölelik bir tek O’na olur. Allah’tan başka bir ilah yoktur; her lütuf ve rahmet O’ndan gelip bize ulaşır. Allah’tan başka bir ilah yoktur; her şeyden önce O vardı. Allah’tan başka bir ilah yoktur; her şeyden sonra yalnız O kalacaktır. Allah’tan başka bir ilah yoktur; her şey fenâ bulur, yalnız Rabbimiz bâkî kalır.
Mülkü elinde tutup dilediği gibi tasarrufta bulunduğu en âşikar hakikat olan Allah’tan başka bir ilah yoktur. Hakka’l yakîn Melik olan Allah’tan başka bir ilah yoktur. Aliyy ü Azîm Allah’tan başka bir ilah yoktur. Hakîm ü Kerîm Allah’tan başka bir ilah yoktur. Yedi semanın ve Arşı Azîmin Rabbi Allah’tan başka bir ilah yoktur. Ekramülekramîn Allah’tan başka bir ilah yoktur. Erhamürrâhimîn Allah’tan başka bir ilah yoktur. Tevbe edenleri çok seven Allah’tan başka bir ilah yoktur. İhtiyaç içinde kıvranan kullarına merhamet eden Allah’tan başka bir ilah yoktur. Dalâlete düşmüşlere hidayet yollarını gösteren ve doğruya ileten Allah’tan başka bir ilah yoktur. Yolunu kaybetmişlere rehberlik yapan Allah’tan başka bir ilah yok tur. Korku içinde bulunanların gönüllerine emniyet salan Allah’tan başka bir ilah yoktur. Yardım dileyenlerin imdadına koşan Allah’tan başka bir ilah yoktur. Yardımı gerçek yardım olan Allah’tan başka bir ilah yoktur. Koruması başka korumalara benzemeyen Allah’tan başka bir ilah yoktur. Her şeyden sonra bâkî kalan, gerçek vâris Allah’tan başka bir ilah yoktur. Hikmetle hüküm verme hususunda eşi benzeri bulunmayan Allah’tan başka bir ilah yoktur. Bütün rızıkları yalnız Kendisi veren Allah’tan başka bir ilah yoktur. Gönülleri ve kapıları açan Allah’tan başka bir ilah yoktur. Mağfiret buyurmak yalnız Yüce Zâtının şanı olan Allah’tan başka bir ilah yoktur. Rahmet ve merhameti bütün merhametlerin kaynağı olan Allah’tan başka bir ilah yoktur.
Allah’tan başka bir ilah yoktur, yalnız O vardır. O vaadinde sâdıktır. Kuluna her zaman yardım eder. Yoluna sahip çıkanları azîz tutar. Muhalefet edenleri hezimete uğratır. Sonunda yalnız O kalır ve O’nun dilediği olur. Allah’tan başka bir ilah yoktur; nimet O’nun, fazl u ihsan O’nundur; en güzel sena da yalnız O’nadır. Yarattıkları sayısınca, arşının ağırlığınca, hoşnutluğu kadar ve kelimelerinin mürekkepleri miktarınca “Allah’tan başka bir ilah yoktur”. Vahdaniyet, ferdâniyet, kadîmiyet, ezeliyet ve ebediyet sahibi Allah’tan başka bir ilah yoktur. O’nun ne zıddı, ne niddi, ne benzeri ve ne de ortağı vardır. Allah’tan başka bir ilah yoktur, Ma’budu bi’l hak ve Maksudu bi’l istihkak sadece O’dur. Mülk O’nundur; hamd O’nadır. Hayat veren O, emaneten verdiği hayatı geri alan O, ölüm söz konusu olmadan ezelî ve ebedî hayatın sahibi O’dur. Hayır O’nun elindedir. O her şeye gücü yeten bir Kâdir-i Mutlaktır. Her kimse ve her nesnenin dönüşü yalnız O’nadır. “Evvel O’dur, Âhir O; Zâhir O’dur, Bâtın O! O her şeyi hakkıyla bilir.” “O’nun benzeri hiçbir şey yoktur. O, her şeyi hakkıyla işitir ve görür.” “Allah bize yeter; O ne güzel vekildir!” “O, ne güzel Mevlâ ve ne güzel yardımcıdır!” “Bağış lamanı dileriz Yüce Rabbimiz; dönüşümüz Sanadır. (3 defa)” Gerçek güç ve kuvvet sahibi yalnız Aliyy ü Azîm olan Allah’tır.
Allahım! Verdiğini engelleyecek, men ettiğini verecek, kazanı geri çevirecek, hükmünü değiştirecek hiçbir güç yoktur. Mal ve makam sahiplerinin sahip olduğu şeyler de, Senin lütuf ve ihsanının yerine geçip kendilerine fayda vermez. “Yüce, en yüce ve mevhibeleri sınırsız Rabbim Sübhan’dır. (3 defa)” Aliyy, Kerîm ve Vehhâb Rabbim Sübhan’dır. Ya Vehhâb!
Sen Sübhansın, en mükemmel evsâf ile muttasıf, bütün eksik liklerden de berîsin. Biz Sana bihakkın ibadet edemedik ey Ma’bûd! Sen Sübhansın, her türlü noksandan münezzehsin. Biz Seni hak kıyla bilemedik ey Ma’rûf! Sen Sübhansın, bütün eksikliklerden müberrâsın. Biz Sana hakkıyla şükredemedik ey her dilde Meşkûr!
Ebed Sultanı Allah Sübhan’dır. Vâhid ü Ehad Allah Sübhan’dır. Ferd ü Samed Allah Sübhan’dır. Semayı direksiz ayakta tutan Allah Sübhan’dır. Yerküreyi bir döşek gibi yayıp boşlukta yüzdüren Allah Sübhan’dır. Eş ve evlat edinmekten münezzeh, müberrâ Allah Sübhan’dır. “Doğurmamış ve doğmamış olan. Hiçbir şey Kendisine denk olmayan” Allah Sübhan’dır. Melik ve Kuddûs Allah Sübhan’dır. Mülk ve mülk ötesi melekût âlemlerinin biricik sahibi Allah Sübhan’dır. İzzet, azamet, kudret, heybet, celâl, cemâl, kemâl, bekâ, senâ, ziya, sayısız ihsanlar, sınırsız nimetler, kibriya ve ceberût sahibi Allah Sübhan’dır. Melik ve Ma’bûd Allah Sübhan’dır. Melik ve Mevcûd-u Hakîkî Allah Sübhan’dır. Uyku ve ölüm gibi mahlûkata mahsus avârızdan berî, Melik, Hâlık ve Hayy Allah Sübhan’dır. Bizim Rabbimiz, bütün meleklerin ve Cebrâîl’in Rabbi, Sübbûh ve Kuddûs’tür; her türlü kemâl evsâfıyla mevsûf, bütün noksanlardan berî ve Zâtında mukaddes ve münezzeh, fiillerinde mutahhir ve munazziftir. Sübhan’dır Allah. Hamd O’nadır. O’ndan başka bir ilah yoktur. Büyük yalnız O’dur. Gerçek havl ve kuvvet de sadece O Aliyy ü Azîm’e aittir.
Allahım! Sen her şey ve herkes üzerinde tasarruf sahibi Melik ve varlığı kendinden ve değişmeyen bir zât olan Hakk’sın. Senden başka bir ilah yoktur.
Ey Yüceler Yücesi Allah! Ey küllî ve umumî rahmet sahibi Rahmân! Ey donanım, konum ve liyakate göre bol bol merhamet eden Rahîm! Ey her şey ve herkesin üzerinde tasarruf sahibi Melik! Ey Zâtında mukaddes ve münezzeh, fiillerinde mutahhir ve munazzif Kuddûs! Ey ayıplardan sâlim ve herkes için selâmet kaynağı Selâm! Ey Kendi rubûbiyetinin şahidi ve herkese güven vaadeden Mü’min! Ey herkesi ve her şeyi her an görüp gözeten Müheymin! Ey eşi, benzeri olmayan yegâne gâlip ve Azîz! Ey elin ulaşmadığı, gücün yetmediği hâkimi mutlak bir Cebbâr! Ey ululuk, Zâtının lazımı bir ulu Mütekebbir! Ey zâhirbâtın her şeyi yaratan Hâlık! Ey örneği kendine ait, her şeyi kusursuz var ve inşâ eden Bâri’! Ey şekil ve sûret veren Musavvir! Ey her türlü günah ve hataları yarlığayan Ğaffâr! Ey her şeyi Kendi iradesine râm eden Kahhâr! Ey karşılıksız bol bol hibede bulunan Vehhâb! Ey her ihtiyaç sahibini ihtiyacına göre rızıklandıran Rezzâk! Ey hayır kapılarını açan ve gâileleri savan Fettâh! Ey olmuş olacak, cüz’î küllî her şeyi bilen Alîm! Ey can alan, ruhları sıkan ve erzâkı kısan Kâbıd(z)! Ey genişletilecekleri genişleten, ruhlara inşirah veren, her şeyi bereketlendiren Bâsıt! Ey dünyada, ukbada istediğini alçaltan Hâfıd(z)! Ey burada ve ötede dilediğini yükselten Râfi’! Ey dilediğini azîz kılan ve şereflendiren Muizz! Ey istediğini zelîl ve rüsvay hale getiren Müzill! Ey gizli açık her şeyi duyan ve itibara alan Semî’! Ey her şeyi Zâtına mahsus basarla gören Basîr! Ey dilediği gibi hüküm veren biricik hüküm sahibi Hakem! Ey her icraatında adl ü istikameti takip eden Adl! Ey en ince noktalara kadar ihtiyaçları gören, gözeten Latîf! Ey herkesten ve her şeyden haberdar Habîr! Ey suçluyu hemen cezalandırmayıp düşünme mühleti veren Halîm! Ey en büyük ve ulu, Azîm! Ey dilediği günah ları bağışlayan Ğafûr! Ey şükredeni mukabelesiz bırakmayan ihsan sahibi Şekûr! Ey kadri yüce, şanı yüksek, müteâl Aliyy! Ey idrakin ihata edemeyeceği, ululardan ulu Kebîr! Ey arz u sema ve içindekileri koruyup muhafaza eden Hafîz! Ey gıda veren, bakıp koruyan Mukît! Ey her şeye yeten ve herkesin hesabını görecek olan Hasîb! Ey nefislerde ürperti ve haşyet hâsıl eden Celîl! Ey iyilik ve ihsanı bol keremkânî Kerîm! Ey zâhirbâtın her şeyi görüp kontrol eden Rakîb! Ey dualara icabet eden ve isteklere mukabelede bulunan Mücîb! Ey ilm ü rahmetiyle her şeyi kuşatan ve her şeyiyle nâmütenâhî olan Vâsi’! Ey her şeyi yerli yerinde vaz’eden Hakîm! Ey bazı kullarını muhabbete mazhar kılan Vedûd! Ey zâtî şan ve şeref sahibi Mecîd! Ey ölümden sonra dirilten ve diriliş erleri gönderen Bâis! Ey her şeyi ra’ye’l ayn bilen Şehîd! Ey varlığı kendinden ve değişmeyen bir zât olan Hakk! Ey güvenilip dayanılan ve Kendisine itimat edilen Vekîl! Ey dilediğini dilediği gibi icrâ eden kuvvet sahibi Kaviyy! Ey kudreti kâhire sahibi Metîn! Ey dost ve yardımcı Veliyy! Ey herkesin hamd ü senâsının biricik mercii Hamîd! Ey her işi ve davranışı sayıp dökecek olan Muhsî! Ey her şeyi ilk yaratan Mübdi’! Ey hayattan sonra ölümü, ölümden sonra da hayatı geri veren Muîd! Ey maddîmanevî hayat veren Muhyî! Ey verdiği hayatı alıp öldüren Mümît! Ey hayatı Kendinden, ebedî Hayy! Ey Kendi Kendine kâim, Kayyûm! Ey aczi söz konusu olmayan kâdir u kâhir Vâcid! Ey mutlak fazl ve şeref sahibi Mâcid! Ey nazîri, veziri, dengi, benzeri olmayan bir yektâ Vâhid! Ey ikincisi olmayan tek, Ehad! Ey herkesin muhtaç olduğu müstağnî Samed! Ey her şeye gücü yeten Kâdir! Ey mutlak iktidar sahibi Muktedir! Ey öne alan, öne çıkaran Mukaddim! Ey geriye bırakan Muahhir! Ey varlığının başlangıcı olmayan ezelî, Evvel! Ey varlığının sonu olmayan ebedî, Âhir! Ey âyât ve âsârıyla apaçık Zâhir! Ey Zât’ı, hakikatiyle ihata edilmeyen Bâtın! Ey kâinatları idare eden, her şeyi gözeten Vâlî! Ey her türlü noksanlıktan müberrâ bir ulu, Müteâl! Ey durumuna göre herkese iyilikte bulunan Berr! Ey tevbeye sevk eden ve tevbeleri kabul buyuran Tevvâb! Ey suçluları tecziye eden Müntakim! Ey günahları silip süpüren, seyyiâtı hasenâta çeviren Afüvv! Ey fenalıklara karşı kullarına müşfik olan Raûf! Ey mülkün tek sahibi olan Mâlikü’l mülk! Ey sonsuz celâlle ikram ve cemâli cem’ eden Zü’l celâli ve’l ikram! Ey terbiyenin bütün levâzımını câmi’ şekilde terbiye eden Rabb! Ey her hükmünde âdil olan Muksit! Ey zâtında her türlü kemâlâtı câmi’ ve herkesi toplayıp bir araya getiren Câmi’! Ey kimseye muhtaç olmayan Ğaniyy! Ey zenginlik bahşeden ve gönülleri zengin kılan Muğnî! Ey dilediği şeyleri veren Mu’tî! Ey istemediği şeyleri vermeyen Mâni’! Ey sebebiyet verenlere göre zararları yaratan D(z)ârr! Ey faydalı şeyler veren Nâfi’! Ey her şeyin biricik ışık kaynağı Nur! Ey hidayete erdiren ve gönülleri hidayete açan Hâdî! Ey eşi benzeri olmayan şeyler yaratan Bedî’! Ey Kendisi için fenâ söz konusu olmayan Bâkî! Ey dilediğine dilediğini temlik eden gerçek sahip, Vâris! Ey doğru noktaya ulaştıran Reşîd! Ey yakışıksız şeylere hüsnü muamelede bulunan Sabûr! Ey her söz ve vaadinde Sâdık! Ey ayıp ve kusurları örten Settâr! Ey Yüce Zâtı Kendinden başka bir şeye benzemekten mukaddes, ulvî sıfatları, mahlûkatının sıfatlarına müşabehetten münezzeh olan! Ey sayısız delilleri vahdaniyetine apaçık delalet, masnûatı da rubûbiyetine şehadet eden! Ey vâhidiyeti azlık ifade eden bir vâhidiyet olmayan! Ey mevcûdiyeti katiyen hiçbir illete dayanmayan! Ey iyilik ile gayet derecede maruf ve ihsan ile nihayetsiz şekilde mevsuf olan! Ey başlangıcı olmayan bir Evvel ü Kadîm, yine nihayeti bulunmayan bir Âhir ü Kerîm ü Rahîm olan! Günahkâr ve âsi kullarını kerem, lütuf ve hilmiyle bağışlayan! Ey Halîm! Ey, “O’nun benzeri hiçbir şey yoktur. O, her şeyi hakkıyla işitir ve görür” hakikatinin yegâne Sahibi! Bize Allah yeter. O ne güzel vekîl ve ne güzel yardımcıdır!
Ey Kendisi için fenâ söz konusu olmayan, her zaman dâimî olan! Ey zevale uğramaksızın ezelden ebede hep kâim bulunan! Ey bütün varlığı bir vezire ihtiyaç duymaksızın evirip çeviren! Bizim ve anne babamızın bütün işlerimizi kolaylaştır. Ben Seni, Senin Ulu Zâtını sena ettiğin gibi sena edemem. Sen Yüce Zâtını nasıl sena etmişsen öylesin. Yakınlığına erenler sadece izzet bulurlar. Medh ü senan başları döndürecek kadar uludur. İsimlerin mukaddes, şanın yücedir; Senden başka bir ilah yoktur.
Allah, kudretiyle dilediğini yapar ve izzetiyle dilediği gibi hükmeder. “İyi bilin ki, bütün işler eninde sonunda Allah’a döner.” “O’nun vechi (Zâtı) hariç, her şey yok olacaktır. Hüküm O’nundur ve hepiniz O’nun huzuruna götürüleceksiniz.” “Onlara karşı Allah sana yeter. O Semî’ ve Alîm’dir, her şeyi işitir, her şeyi bilir.” Allah bize yeter ve kâfidir. Allah Kendisine dua edenleri mutlaka duyar. O verâların verâsındadır; O’nun verasında hiçbir şey yoktur. Kim de O’nun ipine sımsıkı sarılırsa necat bulur. Ezelden Rabbi Rahîm ve Hakkı Kerîm olan Allah Sübhan’dır. Halîm ve Kerîm Allah’tan başka bir ilah yoktur. Yedi kat semanın ve Arşı azim’in Rabbi Allah’ın şanı yücedir ve O bütün eksikliklerden münezzehtir. Hamd ü sena, şükr ü minnet, medh ü tebcîl Mabudu Mutlak Allah’ın Hakkı ve O’na mahsustur. Allah’tan başka bir ilah yoktur. Tek ilah O’dur. Ortağı bulunmaktan münezzehtir. Mülk O’nun, hamd O’nadır. Gerçek ilah O, Vâhid, Samed, Ferd, Vitr, Hayy, Kayyûm, Dâimî ve Ebedî O’dur. Eş ve evlat edinmek gibi yaratılmışlara mahsus hâllerden berîdir. “Hâkimiyetinde hiçbir ortağı yoktur. Acze düşüp de bir desteğe muhtaç olmamıştır. Öyleyse tekbir getirerek O’nun büyüklüğünü ilan et!” Büyük Allah’tır.
Dinimiz için Allah bize yeter. Dünyamız için Allah bize yeter. Gam ve tasa veren şeylere karşı keremi bol Allah bize yeter. Haddini aşıp hukukumuza tecavüz eden bâğîlere karşı Allah bize yeter. Haset gözüyle bakanlara karşı Allah bize yeter. Hakkımızda kötülük düşünüp, bize komplo kuranlara karşı Allah bize yeter. Ölüm anında Allah bize yeter. Kabirde Allah bize yeter. Sorular sorulurken Allah bize yeter. Kıyamette, hesap gününde Allah bize yeter. Amellerin tartıldığı mizanda Allah bize yeter. Sırattan geçerken Allah bize yeter. İnsanların Cennetlikler ve Cehennemlikler olarak ayrıldığı sırada Allah bize yeter. Likâullah esnasında Allah bize yeter. Kendisinden başka hiçbir ilah olmayan Allah bize yeter. Ben yalnız O’na tevekkül ettim; yüzümü de bir tek O’na dönerim. Allah’tan başka bir ilah yoktur. Allah Sübhan’dır. O’nun şanı ne yücedir! Allah’tan başka bir ilah yoktur. Allah Sübhan’dır. O ne kadar da Halîm’dir! Allah’tan başka bir ilah yoktur. Allah Sübhan’dır. O ne kadar da Kerîm’dir! Allah’tan başka bir ilah yoktur. Muhammed (aleyhissalâtü vesselâm) O’nun elçisidir. Bu da en büyük gerçektir.
Allahım! Efendimiz Hazreti Muhammed’e zâkirler zikrettikçe salât eyle. Yine gafiller gafletlerinde bocalayıp durdukça Efendimiz Hazreti Muhammed’e salât eyle.
Rab olarak Allah Teâlâ’dan, din olarak İslâm’dan, nebî ve Resûl olarak Hazreti Muhammed’den (aleyhissalâtü vesselâm), imam ve rehber olarak Kur’ân’dan, kıble olarak Kabe’den, üzerimize farz kılınmış vecibeler olarak namaz, zekat, oruç ve hacdan, kardeş olarak müminlerden, imam ve halife olarak Ebû Bekri Sıddîk, Ömeri Faruk, Osmanı Zinnureyn ve Aliyyi Murtaza’dan, kudve ve kıla vuz olarak sahabeden (rıdvanüllahi teâlâ aleyhim ecmaîn), helal olarak Allah’ın helal kıldıklarından ve ona terettüp eden hesaptan, haram olarak Allah’ın haram saydıklarından ve karşılığındaki azaptan, Cennet’te vaad edilen sevaptan, Cehennem’deki ikabdan Allahım! Sen bizi o azab ve ikaba maruz bırakma razı olduk.
Merhaba, hoş geldin ey yeni sabah, ey yeni gün ve ey her şeyi adaletle tastamam kaydeden şâhit ve kâtip iki mükerrem melek! Allah Teâlâ günümüzün şu ilk saatlerinde size selâm etsin. Lütfen bizim için açtığınız sayfanın başına şu ikrarımızı kaydediniz: “Rahman ve Rahîm Allah’ın adıyla.” Ve şahit olunuz ki, biz Allah’tan başka bir ilah olmadığına, tek ilahın O olduğuna, hiçbir şerîki bulunmadığına, Hazreti Muhammed’in (aleyhissalâtü vesselâm) O’nun kulu ve Resûlü olduğuna ve O’nu, “müşrikler istemeseler bile, bütün dinlere üstün kılmak için hidayet ve hak din ile gönderdiğine” şehadet eder; bu şehadetle yaşar, bunun üzerine ölür ve inşallah yarın o iman ve eman içinde tekrar diriliriz.
Yarattıklarının şerrinden Allah’ın tastamam kelimelerine sığınırım. İsimlerin en güzeline sahip olan Allah’ın adıyla. Yüce ismi anılınca ne yerde ne de gökte hiçbir şeyin zarar veremeyeceği Allah’ın adıyla ki, O Semî’ ve Alîm’dir. “Öldürdükten sonra bizi dirilten, ruhlarımızı bize iade eden, yeniden diriliş yine Kendisine olan Allah’a hamd olsun. (3 defa)”
Biz ve bütün mülk Allah’a ait olarak sabahladık. Azamet, kibriya, ceberût, saltanat ve hüccet Allah’a aittir. Bütün ihsan ve nimetler de Allah’ındır. Gece, gündüz ve ikisi içerisinde sakin olan ne varsa hepsi Vâhid ü Kahhâr Allah’a aittir. İslâm fıtratı ve ihlas/tevhîd kelimesi ile Peygamberimiz Hazreti Muhammed’in (sallallahu aleyhi vesellem) dini üzerinde ve hiçbir zaman şirke düşmeden hep Hakk’a yönelen ve Müslüman olan atamız İbrahim’in (aleyhisselâm) milletinden olarak sabaha erdik.
Allah’ın, meleklerinin, nebîlerinin, elçilerinin, hamele-i Arşın ve bütün mahlûkatının salavâtı Efendimiz ve Peygamberimiz Hazreti Muhammed’e, âline ve ashâbına olsun. Allah’ın rahmet ve bereketi de yine Kainatın İftihar Tablosu’na ve onların üzerine olsun.
Salât ü selâm Sana ey Allah’ın Resûlü! Salât ü selâm Sana ey Allah’ın Habîbi! Salât ü selâm Sana ey Allah’ın Halîli! Salât ü selâm Sana ey Allah’ın şanı yüce Nebîsi! Salât ü selâm Sana ey Allah’ın seçkin Mustafası! Salât ü selâm Sana ey Allah’ın en hayırlı kulu! Salât ü selâm Sana ey Allah’ın arşının nuru! Salât ü selâm Sana ey Allah’ın vahyinin emin elçisi! Salât ü selâm Sana ey Allah’ın en seçkin kulu! Salât ü selâm Sana ey Allah’ın âlemlere rahmet olarak irsal buyurduğu! Salât ü selâm Sana ey Allah’ın nice güzelliklerle tezyîn buyurduğu! Salât ü selâm Sana ey Allah’ın sayısız payelerle teşrîf buyurduğu! Salât ü selâm Sana ey Allah’ın sınırsız ikramlarla tekrîm buyurduğu! Salât ü selâm Sana ey Allah’ın azametli payelerle başkalarına üstün kıldığı! Salât ü selâm Sana ey Allah’ın bizzat talîm buyurduğu! Salât ü selâm Sana ey bütün elçilerin Seyyidi! Salât ü selâm Sana ey müttakilerin İmamı! Salât ü selâm Sana ey nübüvvet silsilesinin son halkası ve mührü! Salât ü selâm Sana ey günahkârların şefaatçisi! Salât ü selâm Sana ey âlemlere Rahmet olarak irsal buyrulan! Salât ü selâm Sana ey Âlemlerin Rabbinin mükerrem elçisi!
Allah’ın, meleklerinin, nebîlerinin, elçilerinin, hamele-i Arşın ve bütün mahlûkatının salavâtı Efendimiz ve Peygamberimiz Hazreti Muhammed’e, âline ve ashâbına olsun. Allah’ın rahmet ve bereketi de yine Kâinatın İftihar Tablosu’na ve onların üzerine olsun.
Allahım! Evvelkiler içerisinde Efendimiz ve Peygamberimiz Hazreti Muhammed’e salât eyle. Sonradan gelenler içerisinde Efendimiz ve Peygamberimiz Hazreti Muhammed’e salât eyle. Mele-i A’lâ’da hesap gününe kadar Efendimiz ve Peygamberimiz Hazreti Muhammed’e salât eyle. Her vakit, her lahza Efendimiz ve Peygamberimiz Hazreti Muhammed’e salât eyle. Diğer enbiya ve mürselîne, mukarreb meleklere, salih kullara, semavat ve arz sâkinlerinden bütün ibadet ve tâat ehline de salât eyle. O salavât hakkı için de ey Erhamürrâhimîn, bize merhamet et ve bizi onlarla beraber haşreyle. Evvel âhir bütün hamd ü senalar yalnız Sanadır Allahım!
Allahım! Efendimiz Hazreti Muhammed’e ve bütün âl ü ashâbına salât, selâm ve bereket ihsan eyle.
Allahım! Her işte âkıbetimizi güzel eyle ve bizi dünyada perişan olmaktan, âhirette de azaba uğramaktan muhafaza buyur. Yüce, en yüce ve Vehhâb olan Rabbim Sübhan’dır; bütün noksanlardan beridir. Ey Vehhâb!
Ey zerrelerden seyyarelere kadar canlı cansız bütün mevcûdâtı kabza-ı tasarrufunda bulunduran Yüceler Yücesi Rab! Ey hiç açılmaz gibi görünen kapıları sevdiği kulları için peşi peşine ardına kadar açan Müfettihu’l Ebvâb! Ey varlığına bir başlangıç ve bir nihayet asla söz konusu olmayıp eşya ve hâdiselere sürekli hükmeden Müsebbibü’l Esbâb! Talebinden bile aciz olduğumuz lütuf kapılarını biz nâçâr kulların için de aralamanı; dünya ve ukba saadetine vesile olabilecek şekilde sebepleri bizim için de musahhar kılmanı diliyoruz. Bizi sadece Senin hoşnutluğuna götürebilecek işlerle meşgul olan, fazlına nihayetsiz güven ve itimat içinde bulunan, Senin kapından başka kapılarda dilencilik yapmayan, sadece Senin ünsiyetinden lezzet alan, Senin için olmadıkça insanların arasına katılmayan, kazana razı olan, Senin için olmayan her şeyden ve herkesten uzak duran, hükmüne gönülden boyun eğip yürekten râm olan, birer imtihan vasıtası olan musibetlere karşı sabır kalesine sığınan, nihayetsiz nimetlerine karşı sürekli şükürle gerilen, dilinde sürekli Senin nâmı celîlin, elinde daima Senin Yüce Kitabın, gece gündüz ulu dergâhına el açıp yana yakıla yalvaran, dünyanın dünyaya bakan bütün yönlerinden uzaklaşıp âhiret iştiyakıyla yanıp tutuşan, hüşyar bir kalble sürekli Sana teveccühte bulunan, kapında tazarru içerisinde yakarıp duran, lezzetleri acılaştıran ölümü her zaman hatırlayıp davranışlarını hep ölüm ötesi hayata göre tanzim eden bahtiyar kullarından eyle! “Ya Rabbenâ! Resûllerin vasıtasıyla bize vaad ettiğin mükâfâtları lutfet; bizi kıyamet günü rüsvay ve perişan eyleme! Vaadinden dönmek kendisi için muhal olan yegâne zât Sensin!” Allahım! Tevfîkini refîkimiz, sıratı müstakîmini de her zaman tarîkimiz eyle.
Allahım! Bizi hoşnut olduğun maksatlarımıza ulaştır ve tevbelerimizi kabul buyur. Şüphesiz ki Sen, tevbeleri kabul eden merhameti sonsuz bir Tevvâb ü Rahîm’sin.
Allahım! Seninle sabahladık, Seninle akşama erdik, Senin iznin ve inayetinle yaşar ve yine öyle ölür, neticede de yalnız Sana döneriz.
Allahım! Bizi hakkı hak olarak görüp ona ittiba etmeye, bâtılı bâtıl olarak bilip ondan da uzak durmaya muvaffak kıl. Canlarımızı Müslüman olarak al ve bizi salihler zümresine dâhil eyle. Olup bitenlerin şerrinden de bizleri koru Allahım!
Allahım! Ümmeti Muhammed’i mağfiret buyur. Allahım! Ümmeti Muhammed’e şefaat et.
Allahım! Ümmeti Muhammed’e merhamet eyle! Allahım! Ümmeti Muhammed’i nusretinle destekle.
Allahım! Ümmeti Muhammed’in önündeki yolları bir kez daha aç.
Allahım! Ümmeti Muhammed’in kalblerini her şeyin en doğru ve güzel olanına aç.
Allahım! Ümmeti Muhammed’in her hâlini ıslah buyur. Allahım! Ümmeti Muhammed’i muhafaza buyur.
Allahım! Ümmeti Muhammed’e bereket bahşet. Allahım! Ümmeti Muhammed’i sıkıntılarından kurtar.
Allahım! Efendimiz Hazreti Muhammed (aleyhissalâtü vesselâm) hür metine bütün ümmeti Muhammed’in seyyiâtını bağışla.
Ey tevbe eden kullarını çok seven Allahım! Bize de tevbe yol larını aç ve yaptığımız tevbelerimizi kabul buyur. Ey korku yaşayanlara emniyet vaadeden; bizi de emîn kıl. Ey yolunu şaşıranlara doğru yolu gösteren; bize de o dosdoğru yolu göster. Ey dalâlete düşenleri hidayet eden; bizi de hidayet buyur ve hidayetimizi artır. Ey rahmet dilenenlerin imdadına merhametiyle yetişen; bizim imdadımıza da yetiş. Ey ümitsizlik yaşayanların biricik recası, ümit kaynağı; ümidimizi kaybetmekten bizi koru. Ey isyankâr kullarına rahmetiyle muamelede bulunan; bizi de rahmetinle sarıp sarmala. Ey günaha düşenleri bağışlayan; bizim günahlarımızı da bağışla, seyyiâtımızı affet ve bizi iyilerle beraber yanına al.
Allahım! Kalblerimizi aç. Allahım! Gönüllerimizi nurlandır.
Allahım! Sadır ve sinelerimize inşirah bahşet. Allahım! Ayıplarımızı ört!
Allahım! İşlerimizi kolaylaştır. Allahım! Yüzümüzü ağart.
Allahım! Kalblerimizi kirlerden arındır. Allahım! Kabirlerimizi tenvîr buyur.
Allahım! Günahlarımızı yarlığa. Allahım! Kalblerimizi muhafaza buyur.
Allahım! Murat ve maksudumuzu gerçekleştir. Ey gizli ve sürpriz lütufların sahibi Allahım! Bizi korktuklarımızdan emin eyle.
Allahım! Bizi, anne babamızı ve onların anne babalarını, meşayihimizi ve onların meşayihlerini, üstadımızı, rehberimizi ve onun üstadlarını, sevdiklerimizi, yakınlarımızı, toplum ve milletimizi, arkadaşlarımızı, kardeşlerimizi, bize bir iyiliği dokunan herkesi, din kardeşlerimiz olan müminleri, bize hayır dualarla dua edenleri, üzerimizde herhangi bir hakkı olanları, bize hayır dua ve hasenâtta bulunanları ve bütün ümmeti Muhammed’i mağfiret buyur. Ey nimet ve feyizlerini başımızdan aşağıya sağanak sağanak yağdıran Feyyâzı Mutlak! Ey Erhamürrâhimîn! Rahmetinle bizi bütün bela ve hastalıklardan koru. Hamd yalnız Sana mahsustur Allahım!
Efendimiz Hazreti Muhammed’e, tertemiz ehline, iyilerden iyi, kerimlerden kerim bütün ashâbına salât eyle. Ya Hayy u ya Kayyûm! Senden başka bir ilah yoktur. “Ya Hayy! (33 defa)” “Lâilâheillallah. (33 defa)” “Allah. (33 defa)” Bizi hâlis, muhlis, sâdık ve musaddık olarak ve Hazreti Muhammed’in (aleyhissalâtü vesselâm) Allah’ın Resûlü olduğuna gönülden inanarak (söyleyip işlemeye muvaffak kıl Allahım!) Efendimizle beraber bütün enbiya ve mürselîne de salât eyle Allahım! Bütün hamd ve senalar yalnız Sanadır.
Evrâdı Fethiyye’nin Hitamı
Rahman ve Rahîm Allah’ın adıyla. “Muhammed (aleyhissalâtü vesselâm) içinizden hiçbir erkeğin babası değildir, lâkin Allah’ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilir.” “Muhakkak ki Allah ve melekleri şanı yüce O Peygambere hep salât (rahmet ve sena) ederler. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin ve tam bir içtenlikle selâm verin.”
Allahım! Efendimiz, Nebîmiz, Resûlümüz, şefaatçimiz, bütün günahlarımızın şefaatçisi, tabibimiz, kalblerimizin tabibi, göz aydınlığımız, yüce dostumuz, bütün âlemlerin dostu, Hasan ve Hüseyin efendilerimizin eşsiz ceddi, mahlûkatın en şereflisi Ebu’l Kâsım Muhammed’e (aleyhi efdalüssalavât ve ekmelüttahiyyât) ve âl ü evladına, paklardan pak ezvâcına, diğer ashâbına, tâbiîn ve tebe-i tâbiîn olan sahabeden sonraki iki nesle ve ihsan şuuru içerisinde Efendimiz’e ve onlara ittiba eden bütün müminlere hesap gününe kadar salât eyle. Bütün nebî ve resûllere de (salavâtullahi ve selâmuhû alâ nebiyyina ve aleyhim ecmaîn) salât ve selâm eyle. Hamd ü sena, şükr ü minnet yalnız ve yalnız Sanadır Allahım!
Allahım! Seni daima zikretme, Sana şükretme ve güzel kulluk ta bulunma hususunda bizim yardımcımız ol. Bizi gerçek kulluğa muvaffak kıl. Mâsiyetlerden uzak tut.
Allahım! Vaktimizi ömrünü zikir, şükür, rükû ve secdede geçiren kullarının vakitleri gibi hayırlı ve bereketli eyle; bizi haybet ve hüsrana uğramış, cahil, ümitsiz, nâdim ve gafil kimselerden eyleme.
Allahım! Senin dinine omuz verenlere yardım et; Müslümanları hüsran ve hizlana uğratmak isteyen kem talihlilere de asla fırsat verme.
Allahım! Bizi, hepimizi mağfiret buyur, merhametinle sarıp sarmala ve ebedi selâmet yurdu olan Cennet’ine al.
Allahım! Bizleri herkesin korku ile tir tir titrediği dehşetli zamanlarda, “onlara bir korku yoktur; onlar bir hüzün de yaşayacak değillerdir” müjdesiyle taltif buyurduğun bahtiyar kullarından eyle. Bunu Senin engin rahmetinden dileniyoruz ey Merhametliler Merhametlisi Rabbimiz! Dileniyor ve hamd ü senalarımızı sadece Sana tevcih ediyoruz.

12 Receb 714’te (22 Ekim 1314) Hemedan’da doğdu. Mîr Seyyid Ali, Emîr-i Kebîr, Seyyid Ali Hemedânî, Alî-i Sânî ve Şâh-ı Hemedân gibi unvanlarla anılır. Soyu Hz. Hüseyin’in oğlu, dördüncü imam Ali Zeynelâbidîn’e ulaşmaktadır. Annesi Bîbî Fatma da Hz. Ali soyundandır. Babası Şehâbeddin Hemedan valisi idi. Hemedânî tahsiline dayısı Seyyid Alâeddin’in yanında başladı ve onun tavsiyesiyle Kübreviyye şeyhlerinden Alâüddevle-i Simnânî’nin halifesi Mahmûd-ı Mezdekânî’ye intisap etti. Bir süre şeyhinin Mezdekân’daki tekkesinde kaldıktan sonra Simnânî’nin diğer bir halifesi Takıyyüddin Ali Dostî ile tanışarak ondan da hırka giydi.
Devamı için: TDV İslam Ansiklopedsi