Rahman ve Rahîm Allah’ın adıyla
“Her türlü hamd O Allah’a mahsustur ki, asla evlat edinmemiştir. “Hâkimiyetinde hiçbir ortağı yoktur. Acze düşüp de bir desteğe muhtaç olmamıştır” de ve tekbir getirerek O’nun büyüklüğünü ilan et! (3 defa)” “Hamd olsun bizi hidayet eden Allah’a! Eğer Allah bizi muvaffak kılmasaydı, biz kendiliğimizden yol bulamazdık. Rabbimizin elçilerinin gerçeği bildirdikleri bir kere daha kesinlikle anlaşılmıştır. (3 defa)”
“Allahım! Ümmeti olarak Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed’e (aleyhissalâtü vesselâm) vermek isteyip de veremediklerimizi, O’nun şanına yaraşır şekilde bizim yerimize Sen ihsan buyur. (3 defa)” “Ey bizim kerîm Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra kalblerimizi saptırma ve katından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz bağışı bol olan Vehhâb Sensin Sen! (3 defa)” “Mahlûkâtının şerrinden Cenabı Allah’ın her türlü eksiklikten uzak, şifa ve deva vesilesi olan tastamam kelimelerine sığınırım. (3 defa)” “Yüce ismi anılınca ne yerde ne de gök te hiçbir şeyin zarar veremeyeceği Allah’ın ismiyle ki, O Semî ve Alîm’dir. (3 defa)” “Azamet sahibi Yüce Rabbimiz Sübhan’dır. Hamd ile beraber O’nu her türlü eksiklikten tenzih ederiz. Güzellikleri celbetmeye, zararları defetmeye yetecek yegâne güç ve kuvvet Yüceler Yücesi Aliyy ü Azîm Allah’a aittir. (3 defa)” “Kendisinden başka hiçbir ilah olmayan, gökleri, yeri ve arasındakileri yaratan Yüce Allahıma, irtikâp ettiğim bütün cürümlerden, yaptğım haksızlıklardan ve nefsime karşı işlediğim cinayetlerden dolayı tevbe ve istiğ far eder, beni bağışlamasını ve tevbemi kabul buyurmasını dilerim. (3 defa)”
“Allah’tan başka ilah yoktur ve Muhammed (aleyhissalâtü vesselâm) O’nun Resûlüdür. (10 defa)”
“Ey Rabbim! Bu kelimeyi ikrardan bizi bir lahza dûr etme. Bizi onun üzerine sabit kıl. Faziletlerinden bihakkın istifadeye mazhar eyle. O kelimeyi şiar edinen kullarının hayırlıları arasına kat ve bizi, o kelimeyi söyleyenlerin en hayırlısı olan İnsanlığın İftihar Tablosu ile beraber haşreyle. (3 defa)”
“Âmîn! (3 defa)” Ya Rabbelâlemîn!
Muhammed ibn Süleyman el Cezuli; Fas’ın güneyinde bulunan Sûs vadisinin Cezûle (Cüzûle) bölgesindeki Simlâl köyünde doğdu. O dönemde Güney Fas ve bölgenin ilim merkezi olan Merakeş Portekiz tehdidi altında bulunduğundan Fas şehrine giderek memleketinde başladığı tahsilini orada sürdürdü. Aslen Cezûle kabilesine mensup bir Berberî olmakla birlikte seyyid olduğu kabul edilen Cezûlî, Fas’ta bugün Karaviyyîn Camii’nin yanında bulunan Medresetü’s-saffârîn’de dil ve din ilimlerini tahsil etti. Sonraki dönemlerde Şâzeliyye tarikatının çok önemli temsilcilerinden biri durumuna gelecek olan Şeyh Ahmed Zerrûk ile muhtemelen burada tanıştı.